Tarihi ile bu kadar övünüp de ondan bu kadar habersiz başka bir toplum var mıdır acaba? Dünya denizcilik ve savaş tarihinin ilk uçak gemisini batıran kahraman Türk topçusunun komutanı Yüzbaşı Mustafa Ertuğrul'un öyküsü...
KADiR KAYMAKÇI 1. DÜNYA SAVAŞI'NDAN BİR KAHRAMANLIK DESTANI YAZIYOR
Yıl 1917... Birinci Dünya Savaşı tüm hızıyla sürüyor... Akdeniz'de Kaş'ın bir kaç kilometre açığındaki Meis adasına İngilizler'in 114 metrelik 'Ben My Cheer' adlı uçak gemisi ve iki torpido muhribi ile Fransızlar'ın 'Paris II' adlı kuruvazörü demirler... Tam da o günlerde Akdeniz'in güvenliği için önemli olduğunu ve alınması gerektiğini düşündükleri Meis adası için harekete geçmeye hazırlanan Türk-Alman komutanlar durumdan rahatsız olurlar... Kaş'da karagah kuran birliğin komutanları Ben My Cheer'den havalanacak uçakların mevzilerini bombalamasından ve bir bozgundan endişe ederler... Her savaşta ortaya çıkan o adsız kahramanlardan Yüzbaşı Mustafa Ertuğrul Alman topçu kumandanına düşman gemilerine ani bir baskın için şu teklifi yapar:
'Düşmanla aramızdaki mesafe azami 4.5 kilometredir. Yani gemiler her iki bataryamızın ateş tesiri altında demektir. Büyük kuruvazör tamamen gözüküyor. Dikkat ederseniz pazar olması münasebetiyle bacaları kapatmışlar. Bütün bahriyeliler karaya çıkmış, yollarda bahçelerde geziyorlar. Binaenaleyh bu güzel fırsattan istifade edelim. Yapacağımız baskın ateşle büyük kuruvazörü batırırız... Sonrası kolaydır...'
Alman kumandan Mustafa Ertuğurul'un fikrini beğenir. Ve hemen uygulamaya geçilmesini emreder:
BİRAZDAN KIYAMET KOPACAK
'Baskın zamanı yaklaştıkça etrafta da hareket artıyordu. Askerler bataryanın etrafından bir karınca kümesi gibi kaynaşıp duruyorlardı. Türk askeri cenge hazırlanıyordu. Bunun şevkini ancak görenler ve içinde bulunanlar bilir. Aylardan beri binbir imtihanla yetiştirdiğim bu aslanların gösterdiği yüksek şevke ben de kapılmıştım. Birazdan kopacak kıyametin heyecanıyla benim de yüreğim çarparken gözüm batarya dürbününün adesesinde düşmanı seyrediyordum. Meis, güzel bir pazar gününün neşeli havası içinde... Sağ sola yalpa vuran sarhoşlar birazdan tepelerine inecek Türk yumruğunun dehşetinden bi haber eğleniyorlar... Bizim tarafta herkes yerli yerinde, heyecanla inip kalkan göğüslerden çıkan nefesler bile durmuş gibi herkesin kulağı ağızdan çıkacak keskin bir kumandayı bekliyor... Nihayet saat 13.25, aylardan beri karşısındaki yabancı çığlıklara dişini sıkıp susan dört ağız birden gürledi...'
TEREDDÜTE LÜZUM YOK
Az önce neşe ile dolaşan Meis halkı, bir anda üzerine yağmaya başlayan top mermileriyle cehenneme dönen limandan dağlara doğru kaçışmaya başlar... Düşman topçusu bütün paniğine rağmen hemen karşılık verir:
'Düşmanın ani cevabını topçuluk adına takdir etmemek mümkün değildi. Dördüncü Fransız mermisi cephaneliğimize isabet etti. Ardında kuruvazörün 21'lik iki topu bizim tarafa dönmeye başladı. 1-2 dakikaya sığan bu feci hadise sırasında Binbaşı bataryamın büyük kruvazöre ateş açmasını rica etti. Bataryamın küçücük topları koca gemi ile nasıl cenkleşecekti? Kara toplarına nasıl cevap verecekti? Bu aklın alacağı bir iş değildi. Fakat çaresizlik ve mesuliyetin büyüklüğü karşısında tereddüte lüzum yoktu. Hemen ateşe başladık!'
Atılan ilk mermilerden birisi gemiye isabet eder... Sonradan benzin deposuna düştüğü anlaşılan bir diğer mermi İngiliz uçak gemisi Ben My Cheer'in sonu olur:
'İngiliz mürettebatın bir çoğunun denize atladığı görülüyordu. Koca gemi karşımızda homurdanarak yanıyor, yavaş yavaş yaralı başını denize sokuyordu. 36 dakika süren fasılalı ateşimiz karşısında Ben My Cheer baş tarafıyla denize gömüldü. Bu muhteşem lehvanın verdiği sevinç ve heyecanın zevkini insan tarif değil ancak görür ve hisseder...'
Topçu Yüzbaşı Mustafa Ertuğrul ve emrindeki bir avuç kahraman o gün Kaş açıklarında savaş tarihin ilk uçak gemisini denizin dibine yolladılar... Birinci Dünya Savaşı bittikten, Kurtuluş Savaşı kazanıldıktan sonra bir gün Mustafa Kemal, kahraman yüzbaşıyı Antalya'da ziyaret etmiş ve 'bunları yaz, yoksa unutulur gider' demiş. Mustafa Ertuğurul da bu sözleri emir sayıp oturmuş 11 Ocak 1917 günü Kaş-Meis arasında yaşanan bu büyük kahramanlığı yazmış...