Sadaka Taşları
Toplumsal yardımlaşma ruhunu iyi kavrayan atalarımız, yaptıkları hayırın içine riya ve kibirlenme girer iyilik yapılan kimseler de kendilerini ezik hissederler günahta gizlidir, sevap da anlayışından yola çıkarak hassas davranmışlardır.
Yardımlaşmayı, yardım alanın eziklik hissetmemesi için belirli yerlerde sadaka taşları dikerek yapmışlardır bazen.
kalanını kendisi gibi ihtiyacı olanları düşünme terbiyesi icabı geri kor ve meçhul sadakacıya içinin memnunluğunu kalbinden ulaştırır ve dönermiş. Düşünüyorum: Biz ne necip ne yüksek duygulu bir milletmişiz?"
Sadaka, bir kimseye göstermiş olduğunuz tebessümden tutunda farz olan yardımlara kadar tüm maddi ve manevi şeyleri ihtiyaç sahipleri ile paylaşmanın adıdır.
Prof. Dr. Süheyl Ünver yılarca önce yazdığı bu konuyla ilgili bir makalede "Derdini kimseye açamayan fakir ihtiyacı olunca sadaka taşına konulan parayı alır,
Sadaka taşları Türk milletinin bir sevgi, bir asalet ve fazilet taşıdır. Osmanlı bir insana saygı medeniyeti kurmuştu, paylaşmayı çeşitli kurumlarla yaygın hale getirmişti. Külliyeler, imaretler, hanlar, hamamlar, şifahaneler, ve sadaka taşları hep insan içindi, komşusu aç olan tok yatmazdı, bu yetmezmiş gibi hayvanlara da bir sevgi vardı, sokak hayvanlarına barınak, kuş evleri, sulaklar, yalaklar, çeşmeler hayvanların da su içebilmesi için yerler yapılırdı.
Onur ve vakarından dolayı fakirliğini gizleyenler ihtiyaçlarını kimseye açamayanlar için ince ve farklı yardım yolları bulmuşlardır. Onlara muhtaç olmanın ezikliğini yaşatmama ,gönüllerini kırmamak için gayet zarif yardım şekilleri geliştirmişlerdir, böylece alan utanmaktan, verende gurur ve riyadan korunmuştur İşte bu takdire layık yardımlaşmadan biri SADAKA TAŞLARI dır..
Prof..Dr Hasan Özönder ise özetle "Türk Mahallelerinde Sadaka Taşlarının Önemi" adlı makalesinde : " Türk milleti İslam dinini özümleyişi ile ulaştığı sentezle insanı saygı ve sevgi odağı haline getirmiştir. Bunun en güzel örneklerinden biri fakir ve muhtaçların haleti ruhiyelerine verilen değer idi.
Sadaka Taşları farklı boylarda olmakla beraber genellikle beyaz renkli taştan silindir ve dört köşe şeklinde, bir kısmı ise havuz, kovuk, ve yatay bazen de oyuklar şeklinde olurdu. Gelenler elini sokar bırakır, alanlar elini sokar alırdı. Silindir ve dört köşe taşlar toprağa dikine gömülürdü, 60-90-140 ve 2 metre boylarında olanları vardı, tepeleri dikdörtgen veya taşına göre yuvarlak 10-15 cm. derinlikte oyuktu yardımlar bu oyuğa konulurdu. Yüksek taşların önünde uzanabilmek için basamak taşları vardı. 17nci yüzyılda bir Fransız seyyah bu taşların başına bir hafta kimsenin bırakılan yardımları almak için uğramadığını yazmıştır.
Bulunduğu yerler, görülen lüzum ve ihtiyaca göre değişik yerlere yapılmışlardır, genelde gözden ve kalabalıktan uzak tenha yerlere konulan bu taşlar, cami avlularında türbelerin köşelerinde, mezarlıklarda olurdu. Bir semtin fakirleri için konulmuş bağışlara diğer bir semtin fakirleri dokunmazlardı, ayrıca ihtiyaç sahiplerinin, taşta birikenlerden sadece ihtiyacı olan şeyleri almaları diğerlerini başka ihtiyaç sahiplerine bırakmaları takdire değerdi. Bu taşlara genelde madeni paralar bırakılırdı, paranın dışında giyim eşyası ve yiyecek de konurdu Yardımlar daha çok geceleri bırakılır ve sabaha karşı alınırdı.
Sadaka taşları bugün bir kenarda unutulmuşlardır, yıllar içerisinde kullanılmadığı için özelliklerini kaybetmişlerdir, neye yaradıkları çoğu kişi tarafından bilinmemektedir, çoğu yol genişletmeleri meydan açılması park ve bahçe yapılması, kaldırım çalışmaları sonucu yerlerinden kaldırılmış ve kaybolup gitmişlerdir. Çok azı günümüze ulaşmıştır.
Sadaka taşları Türk milletinin sevgi ve asalet taşları olarak hikayesi günümüze kadar gelmiştir..
Bu mezarlık bugün normal mezarlar tarafından istila edilmiş cellat mezarları ve sadaka taşları kaybolup gitmiştir, bunları üç saatlik bir araştırma sonucu zorla bulabildim.Y.K.
Muhtaç olduğu kadarını alan kanaatkâr fakirler
Sadaka Taşları'na yardımlar iki türlü yapılıyordu:
1. Nakdî: Para yardımı özellikle uçup kaybolmaması için de kağıt para (kayme) yerine madent paralar bırakılarak gerçekleşirdi.
2. Aynî: Giyim, kuşam eşyaları ve çeşitli besinler bırakılırdı.
Yaşlıların anlattıklarına göre buradaki enteresanlık, fakir ve muhtaçların taşta birikenlerden sadece ihtiyacı olan şeyleri ve muhtaç olduğu miktar kadarını alarak, diğerlerini başkalarına bırakmaya özen göstermeleridir. Bu kanaat ve diğer-gamlık her türlü takdire layıktır. Burada dikkati çeken bir nokta da, bir semtin fakirlerinin başka bir semtin Sadaka Taşı'na; başka semtin fakirlerinin ise bu semtinkine gelip, ihtiyaçlarını karşılayabilmeleridir.
Türk Tarih Kurumu Osmanlı Kadın Giyimi Belgeseli
Deliler Birliği >>>