Buradaki kadınlar Paris hayvanat bahçesinde değişik vücut
hatları yüzünden tutuluyordu. Beyazlar bu kadınların kalçalarını görmek için
ziyaret ediyorlardı.
1900’lerde insanlar büyük bir şiddetle karşı
çıkmamalarına rağmen bu tarz aklı başında insanların yaptığı korkunç ırkçılık
halkı büyük bir hayrete düşürdü. Londra’da siyah renkli insanları zincire
vurmuş olan benzer bir şov insanların ırkçılık karşıtı protestoları yüzünden
kapanmak zorunda kaldı.
934 St Louis’de yapılan Vahşiler Olimpiyatları’na katılmaya zorlanan yerliler
1800’lerin sonları ve 1900’ların başlarında insanat bahçeleri Avrupa’da çok popülerdi. Kuzey Amerika daha sonradan benzer bir şekilde bu kervana katıldı. 1931 Paris Dünya Fuarı o kadar başarılıydı ki o sene 31 milyon ziyaretçi çekti.
O zamanlar hayvanat bahçesinde çalışan siyahi çalışanlar arasında da Benga’ya nasıl davranılması gerektiğine dair büyük bir karşı durma oluşmuştu. New York Times'ın o zamanlar yazdığına göre, aralarından birkaçı bir insanın maymunlarla birlikte kafese konulmasına yüksek sesle karşı çıkmıştı.
Almanya’daki zenci köyünden bir fotoğraf...
Almanya’daki zenci köyünden Anneyle oğlu..
Alman İmparatorluğu tarafından yabancı ülkelerden getirilen ve vahşi hayvanlar gibi teşhir edilen insanların birçoğu, hastalıklar nedeniyle ölüyordu...
Theodor Wonja Michael, yüzyıl başında dönemin Alman kolonisinden Alman İmparatorluğu'na gelen bir Kamerunlunun en küçük oğlu.
O dönem Paris'ten Riga'ya, Bern'den Varşova ve Bükreş'e kadar hemen hemen bütün Avrupa'yı dolaşan Michael, sirklerde ve yabancı halk ve ırkların teşhirinde nasıl rol aldığını hala çok net hatırlıyor.
Bugün 88 yaşında olan Michael, uzun süre o dönemden hiç bahsetmek istememiş. Yabancı halk ve ırkların teşhiri ve sirklerde yer almaktan çok erken yaşta nefret etmeye başladığını kaydeden Michael, yıllar sonra kendi ve ailesinin hikâyesini anlatan bir kitap yazmaya karar vermiş. Kitabın adı "Alman ve Üstüne Bir De Siyahi Olmak".
Tarihçi Anne Dreesbach, kısıtlı zamanları olmasına rağmen bir günde çok sayıda gösteri düzenlendiğini kaydediyor:
"Tabii ki kısmen sözleşmeler de vardı ancak insanlar uzun yıllar için Avrupa'ya gitmenin ne anlama geldiğini tasavvur edemiyordu. Tek başına 'Avrupa' kelimesi onlara hiçbir şey ifade etmiyordu. Kimse onlara ne olacağını tam olarak anlatmıyordu. Sanırım sadece bir şeylere söz veriyor ve neye bulaştıklarını bilmiyorlardı. Burada çok zorlu anlar yaşıyorlardı. Çoğu hastalıklar nedeniyle hayatını kaybetti. Örneğin Eskimolar çok basit bir soğuk algınlığı nedeniyle öldü. Çünkü Avrupa'daki virüslerle başa çıkamadılar. Ayrıca yeterli beslenemiyorlardı da çünkü alıştıkları gıdaları bulamıyor, bazıları da sıla hasretinden hasta oluyordu. Bir İnuit ailesi 1880'de Hamburg ve Berlin'deki gösteriler sonrası suçiçeğinden ölmüştü. Bir grup Siyu yerlisi de verem, kızamık ve zatürree gibi hastalıklardan hayatını kaybetmişti."
Almanya'da 1930'lu yıllara kadar 400 adet yabancı halk ve ırk teşhiri yapıldı.
Tarihçi Dreesbach, Hamburglu tüccarı şöyle anlatıyor: "Tamamen yabancı bir dünyadan gelen insanların da getirilmesi gerektiğini düşündü. İnsanlar heyecanlandı çünkü bir düşünün o dönem televizyon yoktu, kitaplar ve hatta renkli resimlerin olduğu kitaplar da yoktu. İnsanların uzaklardaki insanlar hakkında hiçbir fikri yoktu."