AYET VE HADİSLERLE CENNET
Bu dünya hayatı, yalnızca bir oyun ve '(eğlence türünden) tutkulu bir oyalanmadır'. Gerçekten ahiret yurdu ise, asıl hayat odur. Bir bilselerdi. (Ankebut Suresi, 64)
Gerçek şu ki, ebrar olanlar (iyiler, doğru olanlar), elbette nimetler içindedirler. Tahtlar üzerinde bakıp-seyretmektedirler. Nimetin parıltılı-sevincini sen onların yüzlerinde tanırsın. Onlara mühürlü, katıksız bir şaraptan içirilir. Ki onun sonu misktir. Şu halde yarışmak isteyenler, bunun için yarışsınlar. (Mutaffifin Suresi, 22-26)
Allah dilediğine rızkı genişletir-yayar ve daraltır da. Onlar ise dünya hayatına sevindiler. Oysaki dünya hayatı, ahirette (ki sınırsız mutluluk yanında geçici) bir meta'dan başkası değildir. (Ra'd Suresi, 26)
Orda diledikleri herşey onlarındır; Katımız'da daha fazlası da var. (Kaf Suresi, 35)
Cennette, yay kadar bir yer, Güneş'in üzerine doğduğu veya battığı şeyden (dünyadan) daha hayırlıdır. [Kütüb-i Sitte-14, s. 429/2]
Artık hiçbir nefis, yaptıklarına karşılık olmak üzere kendileri için gözler aydınlığı olarak nelerin (sayısız nimetlerin) saklandığını bilmez. (Secde Suresi, 17) [Tezkireti'l Kurtubi, s. 306/498]
Dünya hayatının örneği, ancak gökten indirdiğimiz, onunla insanların ve hayvanların yediği yeryüzünün bitkisi karışmış olan bir su gibidir. Öyle ki yer, güzelliğini takınıp süslendiği ve ahalisi gerçekten ona güç yetirdiklerini sanmışlarken (işte tam bu sırada) gece veya gündüz ona emrimiz gelmiştir de, dün sanki hiçbir zenginliği yokmuş gibi, onu kökünden biçilip atılmış bir durumda kılmışız. Düşünen bir topluluk için Biz ayetleri böyle birer birer açıklarız. (Yunus Suresi, 24)
"Her nereye baksan, bir nimet ve büyük bir mülk görürsün" (İnsan Suresi, 20)
Gümüş tuğladan ve altın tuğladan! Harcı da kokulu misk. Cennetin çakılları inci ve yakuttan, toprağı da zâferandır... [(Tirmizi), Kütüb-i Sitte-14, s. 451/6]
Ehli cennetin en aşağı dereceli olanının cennetteki mülkünü temaşası (seyretmesi, gezmesi) iki bin sene sürer ve bu mülkün en uzak kısmını en yakını gibi görür... [Ramuz el-Ehadis-1, s. 113/8]
Eğer cennette olan şeylerden bir tırnaklık miktar görünseydi yer ile gök arasını süse boğardı. Eğer cennet ehlinden bir adam görünüp bileziklerini gösterseydi, Güneş'in yıldızların ışıklarını bastırdığı gibi Güneş'in ışığını bastırırdı. [(Tirmizi), Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 409/10096]
Allah, Kuran'da bildirdiği "Özenle işlenmiş mücevher tahtlar üzerindedirler." (Vakıa Suresi, 15) ve "Adn Cennetleri (onlarındır); oraya girerler, orada altından bileziklerle ve incilerle süslenirler..." (Fatır Suresi, 33) ayetleriyle cennette çeşitli mücevherler ve kıymetli taşların varlığına dikkat çeker.
Yine Peygamberimiz (sav)'in hadislerinden birinde de cennet köşklerinin hiçbir destek ve dayanak olmaksızın durduklarından bahsedilmektedir. Kuşkusuz bu durum da benzersiz ve heyecan verici bir güzelliğe işaret etmektedir:
Bir gün Resulullah, "Cennette öyle köşkler vardır ki, ne kendisini yukarıya bağlayacak çengelleri ve ne de altında direkleri vardır" buyurdu. Bunu dinleyen Ashab, "Ey Allah'ın Resulü, o köşklerin ehli oraya nasıl girecek?" diye sordu. Resulullah (a.s.m.), "Onlar kuşlar misali uçarak girecekler" buyurdu. [Dünya Ötesi Yolculuk, s. 294]
Cennette "Reyyan" denilen bir nehir vardır. Üzerinde mercandan bir şehir kurulmuştur. Onun altın ve gümüşten yetmiş bin kapısı bulunur. İşte bu, hamil'i Kur'an'a mahsustur. [Ramuz el-Ehadis-2, s. 326/4]
Ancak Rablerinden korkup-sakınanlar ise; onlara yüksek köşkler vardır, onların üstünde de yüksek köşkler bina edilmiştir. Onların altında ırmaklar akmaktadır. (Bu,) Allah'ın va'didir. Allah, va'dinden dönmez. (Zümer Suresi, 20)
Allah'ın "... Orada ne (yakıcı) bir güneş ve ne de dondurucu bir soğuk görürler." (İnsan Suresi, 13) ayetinde bildirdiği gibi, cennette hava insan ruhunun ve bedeninin en rahat edeceği ısıda olacaktır.
Muhakkak cennette bir çarşı vardır ki melekler orayı ziyaret ederler. Orada gözlerin mislini görmediği, kulakların duymadığı ve kalplere gelmeyen nimetler vardır. Canımızın istediği herşey bize getirilir. Fakat orada satılan ve satın alınan hiçbir şey yoktur. O çarşıda cennet halkının bazısı diğer bazısı ile karşılaşır. Yüksek menzil ve mevki sahibi döner de mevki bakımından kendinden aşağı derece olan kimse ile karşılaşır. Onların içinde herhangi bir şeyi eksik olan kimse yok ki karşılaştığının üzerine gördüğü süs elbiselerinden dolayı rahatsız olsun. Sözünün sonu gelmeden üzerinde daha güzel bir kıyafet bürünür. Şu muhakkak ki cennette hiçbir kimsenin üzülmesi, kederlenmesi yoktur. [Tezkireti'l Kurtubi, s. 325-326/563]
Cennetteki yiyecek ve meyveler ise cennet ehlinin önüne kusursuz ve zahmetsiz olarak gelirler. Allah Kuran'da "(Meyvelerin) Gölgeleri onlara pek yakın ve devşirilmeleri kolaylaştırıldıkça kolaylaştırılmış." (İnsan Suresi, 14) ayetiyle bu meyvelere ulaşmanın son derece kolay olduğunu bildirmiştir.
İşte, yaptıklarınız dolayısıyla mirasçı kılındığınız cennet budur. Orda sizin için birçok meyveler vardır; onlardan yiyeceksiniz. (Zuhruf Suresi, 72-73)
İşte hesap günü size va'dedilen budur. Şüphesiz bu, Bizim rızkımızdır, bitip tükenmesi de yok. (Sad Suresi, 53-54)
... Orada nefislerinizin arzuladığı herşey sizindir ve istediğiniz herşey de sizindir. Çok bağışlayan, çok esirgeyen (Allah)tan bir ağırlanma olarak. (Fussilet Suresi, 31-32
Kuran'da cennet meyvelerinden bahsedilen ayetlerden birkaçı şöyledir:
Yüklü dalları bükülmüş kiraz (ağaçları), üst üste dizili meyveleri sarkmış muz ağaçları, (Vakıa Suresi, 28-29)
İçlerinde (her türden) meyve, eşsiz-hurma ve eşsiz-nar vardır. (Rahman Suresi, 68)
Ve (daha) birçok meyveler arasında, kesilip-eksilmeyen ve yasaklanmayan (meyveler). (Vakıa Suresi, 32-33)
İşte onlar; onlar için bilinen bir rızık vardır. Çeşitli-meyveler. Onlar ikram görenlerdir. Nimetlerle donatılmış (naim) cennetlerde. (Saffat Suresi, 41-43)
Cennetteki insan güzelliğinin tarif edildiği hadislerden birkaçı şöyledir:
Cennetteki huriler yakut ve mercan gibidirler. Adam onlardan birinin yüzüne bakar da, kendini onun yanağında, aynada gördüğünden daha berrak görür. Onların incilerinin en ednası (en küçük, en önemsiz) şark ile garbi ışıklandırır. [Ramuz el-Ehadis-2, s. 337/7]
... Ona giren nimete mazhar olur, eziyet görmez, ebediyet kazanır, ölümle karşılaşmaz. Elbisesi eskimez, gençliği kaybolmaz. [(Tirmizi), Kütüb-i Sitte-14, s. 451/6]
Cennet ehli kadınlarının nurlu güzelliklerinden bir başka hadiste de şöyle bahsedilir:
... Eğer cennet ehli kadınlarından bir kadın yer ehline görünseydi, dünyayı ve içindekileri aydınlığa boğar ve ikisinin arasını da güzel koku ile doldururdu... [(Tirmizi), Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 409/10095]
... Orada muazzam köşkler, geniş nehirler, bol ve olgun meyveler, güzel ve dilber zevceler (kadın, eş), ebedi pek çok ve renkli güzel elbiseler vardır. Orası yüksek, güzel ve selim yurtlardan parlak hayat sürülen bir yerdir... [Ramuz el-Ehadis-1, s. 170/1]
Ayetlerde de cennetteki elbiselerin ipekten ve süslemeli oldukları şöyle haber verilmiştir:
Onların üzerinde hafif ipek ve ağır işlenmiş atlastan yeşil elbiseler vardır... (İnsan Suresi, 21)
Hiç şüphesiz Allah, iman edenleri ve salih amellerde bulunanları altından ırmaklar akan cennetlere sokar, orada altından bileziklerle ve incilerle süslenirler; oradaki elbiseleri ipek(ten)dir. (Hac Suresi, 23)
Şüphesiz iman edip salih amellerde bulunanlara gelince; onlar için altından ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük 'kurtuluş ve mutluluk' budur. (Büruc Suresi, 11)
Çeşit çeşit 'inceliklere ve güzelliklere' (veya her türden sık ağaçlara) sahiptirler. (Rahman Suresi, 48)
İman edip salih amellerde bulunanları, altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokacağız. Onda onlar için tertemiz kılınmış eşler vardır. Ve onları, 'ne sıcak-ne soğuk, tam kararında gölgeliğe' sokacağız. (Nisa Suresi, 57)
Takva sahiplerine vaat edilen cennet; onun altından ırmaklar akar, yemişleri ve gölgelikleri süreklidir. Bu korkup-sakınanların (mutlu) sonudur, inkar edenlerin sonu ise ateştir. (Rad Suresi, 35)
Kendileri ve eşleri, gölgeliklerde, tahtlar üzerinde yaslanmışlardır. (Yasin Suresi, 56)
Şüphesiz muttaki olanlar, gölgeliklerde ve pınar-başlarındadır; (Mürselat Suresi, 41)
Orada tahtlar üzerinde yaslanıp-dayanmışlardır. Orada ne (yakıcı) bir güneş ve ne de dondurucu bir soğuk görürler. (İnsan Suresi, 13)
Allah'ın cennet için hazırladığı içki, "Bembeyaz; içenlere lezzet (veren bir içki). Onda ne bir gaile vardır, ne de kendilerinden geçip, akılları çelinir" (Saffat Suresi, 46-47) ayetleriyle Kuran'da tarif edilmektedir.
Takva sahiplerine va'dedilen cennetin misali (şudur): İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenler için lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır ve orda onlar için meyvelerin her türlüsünden ve Rablerinden bir mağfiret vardır... (Muhammed Suresi, 15)
Ehli cennet kadınlarından bir kadın yeryüzüne baksa, misk kokusundan yeryüzü dolar ve yüzünün nuru Güneş ve Ay'ın ziyasını bastırırdı. [Ramuz el-Ehadis-2, s. 355/5]
Eğer bir huri parmaklarından birini dünyaya gösterse (yer-gök ehli) her can sahibi, onun kokusunu duyardı. [Ramuz el-Ehadis-2, s. 355/4]
Cennetin kokusu beş yüz yıllık yerden duyulur. Cennetin bu kokusunu ahiret ameli ile dünyayı talep eden kimse duyamaz. [Ramuz el-Ehadis-1, s. 292/3]
İçinde, ne 'boş ve saçma bir söz' işitirler, ne bir yalan. Rabbinden bir karşılık olmak üzere yeterli bir bağış(tır bu). (Nebe Suresi, 35-36)
Peygamber Efendimiz (sav) de cennetteki konuşmaların güzelliğine şöyle dikkat çekmiştir:
Ehli cennet öyle bir kimsedir ki: Allah onun iki kulağını insanların kendisini hayırlı senası ile doldurur. Ve o da onu duyar. Ehli cehennem ise öyle bir kimsedir ki, Allah onun iki kulağını insanların kendisini şerli olarak zikirleri ile doldurur ve o da bunu duyar. [Ramuz el-Ehadis-1, s. 155/2]
Mutlu olanlar da, artık onlar cennettedirler. Rabbinin dilemesi dışında gökler ve yer sürüp gittikçe, orada süresiz kalacaklardır. (Bu) kesintisi olmayan bir ihsandır. (Hud Suresi, 108)
Onda ebedi olarak kalıcıdırlar, ondan ayrılmak istemezler. (Kehf Suresi, 108)
Rableri onlara Katından bir rahmeti, bir hoşnutluğu ve onlar için, kendisine sürekli bir nimet bulunan cennetleri müjdeler. Onda ebedi kalıcıdırlar. Şüphesiz Allah, büyük mükafaat Katında olandır. (Tevbe Suresi, 21-22)
Allah ayetlerinde cennet ehline yapılan bu ikramların güzelliğini şöyle haber verir:
Arzulayıp-seçecekleri meyveler, Canlarının çektiği kuş eti. (Vakıa Suresi, 20-21)
Yaptıklarına bir karşılık olmak üzere (onlara sunulur); (Vakıa Suresi, 24)
Ey Muhammed) iman edip salih amellerde bulunanları müjdele. Gerçekten onlar için altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Kendilerine rızık olarak bu ürünlerden her yedirildiğinde: "Bu daha önce de rızıklandığımızdır" derler. Bu, onlara, (dünyadakine) benzer olarak sunulmuştur. Orada, onlar için tertemiz eşler vardır ve onlar orada süresiz kalacaklardır. (Bakara Suresi, 25)
Cennet nimeti olarak inciden bahsedilen hadislerden birkaçı şöyledir:
Cennetliklerin başlarında taçlar vardır. Taçtaki tek inci, meşrık (Doğu) ile mağrib (Batı) arasını aydınlatır. [(Tirmizi), Kütüb-i Sitte-14, s. 451/6]
... Kadının boynundaki incilerin bir tanesi garble (Batı) şark(Doğu) arasını aydınlatır... Başında bulunan taçların en küçük incisi de yine şarkla garb arasını aydınlatır. [Ramuz el-Ehadis-1, s. 99/8]
Cennet mekanlarındaki zenginlik ve bolluğun tarif edildiği hadislerden birkaçı şöyledir:
Bir kerpici gümüş, bir kerpici altın, harcı keskin kokulu misk, döşemesi inci ve yakut, toprağı ise za'feran olup, oraya giren mutlu olur, umutsuz olmaz, ebedi olur, ölmez... [Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 408/10088]
... Cennetin çakılları inci ve yakuttan, toprağı da zâferan (safran)dır ...
[(Tirmizi); Kütüb-i Sitte-14, s. 451/6]
İman edip salih amellerde bulunanlar; onları, içinde ebedi kalıcılar olarak, altından ırmaklar akan cennetin yüksek köşklerine muhakkak yerleştireceğiz. (Salih) Amellerde bulunanların ecri ne güzeldir. (Ankebut Suresi, 58)
Bizim Katımız'da sizi (Bize) yaklaştıracak olan ne mallarınız, ne de evlatlarınızdır; ancak iman edip salih amellerde bulunanlar başka. İşte onlar; onlar için yaptıklarına karşılık olmak üzere kat kat mükafaat vardır ve onlar yüksek köşklerinde güven içindedirler. (Sebe Suresi, 37)
Peygamberimiz (sav)'in bir hadisinde ise cennet köşkleri şöyle tarif edilir:
Gurfeler (cennet köşkleri) kırmızı yakut, yeşil zebercet (zümrüt) ve beyaz incidendir. Onlarda hiçbir kusur ve ayıp yoktur. Cennet ehli bunlara, sizin gökte, doğu ve batıdaki parlak yıldızlara baktığınız gibi bakarlar... [Ramuz el-Ehadis-1, s. 225/6]
Cennetteki her detay en hoşa gidecek güzelliklerle yaratılmıştır. Cennet köşkleri ile ilgili olarak Peygamber Efendimiz (sav) bir başka hadisinde şöyle buyurmaktadır:
Cennette bir köşk vardır. Etrafı burçlar (hisar, kule), otluk, sulak yerlerle çevrilidir. Beş bin de kapısı vardır... [Ramuz el-Ehadis-1, s. 125/5]
Cennette herşey kişinin isteğine göre yaratılmaktadır ve cennet ehlinin görmek istediği hiçbir şey gözlerinden gizli kalmayacaktır. Allah bu gerçeği Kuran'da,."... orada nefislerin arzu ettiği ve gözlerin lezzet (zevk) aldığı herşey var..." (Zuhruf Suresi, 71) ayetiyle müjdelemektedir.