SABAH İÇTİMASI NASIL OLABİLİR?
BİR EFKAN DOĞAN PROJESİ Ð
SABAH İÇTİMASI DAHA GÜZEL OLAMAZ MI?
Sabah içtimasını öğrencilere sorduk. İşte aldığımız cevaplar:
-Çok sıkıcı.
-Yine kızacaklar.
-Yine mi?
-Offff...
-Hep aynı şeyler...
-Berbat.
-Azarlanmayı kim sever ki?
Önerimiz:
Sabah içtimalarında öğrencileri eğitecek, motive edecek kısa hikâyeler, kişisel gelişim şiirleri, düzyazı metinleri, özlü sözler okunabilir. Onları sevdiğimizi, değer verdiğimizi belirten sözler söylenmelidir. Bu konuşma asla beş dakikayı geçmemelidir.
Örnek Metinler:
Üç İhtiyar Misafir
Bir kadın, kapıdan dışarı çıktığında, bembeyaz sakallı üç ihtiyarın kendi evinin önünde oturduklarını görür.
'Ben sizi hiç tanımıyorum, der...
Ama aç ve susuz olmalısınız... Lütfen içeriye gelin de sizlere bir şeyler ikram edeyim...'
'Evin erkeği içerde mi?' Diye sorar adamlar.
'Hayır, der kadın. Şu an evin dışında.'
'O evde olmadığı sürece bizim bu eve girmemiz mümkün değil...' diye cevap verirler.
Akşam olup kocası eve döndüğünde kadın olanları anlatır.
'Peki, onlara söyleyebilir misin, der adam. Ben evdeyim artık, bu eve gelebilirler...'
Kadın dışarı çıkıp bu kişileri içeri davet eder. Ama bu defa da;
'Hepimiz aynı anda içeri girmeyiz' der yaşlı adamlar.
Kadın öğrenmek ister;
'Niye giremezsiniz?..'
İhtiyarlardan biri açıklar:
'Onun adı ZENGİN, der bir arkadaşını göstererek. Diğeri BAŞARI... Ben ise SEVGİ...'
Sonra ekler; 'Şimdi içeri gir ve kocanla konuş. Hangimizi evinizde istersiniz?..'
Kadın içeri girip söylenenleri kocasına anlatır. Adam duyduklarıyla neşelenerek;
'Ne güzel, der. Madem öyle, Zengin'i içeri çağıralım ve evimizi zenginlikle doldursun...'
Karısı itiraz eder;
'Canım, niçin Başarı'yı çağırmıyoruz?'
Bu sırada, evin diğer köşesinde bulunan gelinleri konuştuklarını duyar. Koşarak gelir ve kendi fikrini söyler;
'Sevgi'yi çağırsak daha iyi olmaz mı? Evimiz sevgiyle dolar!..'
'Gelinimizin teklifini dikkate alalım, der adam karısına... Dışarı çık ve bizim misafirimiz olması için Sevgi'yi davet et.'
Kadın dışarı çıkar ve yaşlı adamlara sorar;
'Hanginiz Sevgi idi? Lütfen içeri gel ve misafirimiz ol...'
Sevgi ayağa kalkar ve eve doğru yürümeye başlar. Fakat diğer iki yaşlı adam da onu takip ederler... Kadın şaşırmış bir halde Zengin ve Başarı'ya sorar;
'Ben sadece Sevgi'yi davet ettim, siz niye geliyorsunuz?'
Zengin ve Başarı bir ağızdan cevap verirler:
'Eğer Zengin'i ya da Başarı'yı davet etmiş olsaydın diğer ikisi dışarıda kalırdı. Ama sen Sevgi'yi davet ettin... O nereye giderse biz de ardından oraya gideriz. Çünkü nerede Sevgi varsa, orda Başarı ve Zenginlik de vardır!..'
Büyüklük Ölçünüz
Kazanmaya adanmış bir hayatın
Gücünü kimse bilemez;
Zorluklara cesaretle karşı koyar,
Ulaşmak için büyük başarıya sonunda!
Bunun için, siz de dönüp bir bakın kendinize,
Ne kadar büyük düşünüyorum diye;
İnanın dünyanın KAZANILABİLECEĞİNE;
İstediklerini yapabileceğini BİLEN bir akıl ile.
BAŞARILI olabileceğinize dair
Kararlılığınızı zayıflatacak
Ne şüpheye ne de sizden şüphelenenlere
yer var dünyada!
Ne kadar güçlü olduğumuzu
Ve başarabileceğimiz inancını bulup çıkarmalıyız içimizden;
Sonra da kararlıkla HAREKET ETME CESARETİNİ,
TANRI’NIN olmamızı istediğine ulaşabilmek için!
Öyleyse, bul gücünü ve cesaretini,
AMACINA ulaşmak için;
ASLA BAŞLAMAYANIN
Kaderidir DAİMA kaybetmek!
-Yazarı Bilinmiyor-
OLABİLİRSİNİZ!
Tam içinizde
İstediğiniz her şeyi olabilme gücü,
İstediğiniz her şeyi yapma enerjisi.
Yapmak istediğinizi yaparak,
Hayal edin kendinizi olmak istediğiniz yerde,
Ve her gün, atın bir adım
Hayalinize doğru.
Bazen çok zor olsa da
Devam etmesi,
Sıkı sıkıya sarılın
Hayalinize.
Göreceksiniz bir sabah,
Hayalinizdeki kişi olmuşsunuz,
İstediğinizi yapıyorsunuz,
Çünkü, gücünüze inanma,
Hayallerinize sıkı sıkıya sarılma
cesaretine sahiptiniz.
-Donna Levine-
Hayatın Zorluklarına
Karşı Koyabilecek Güç İçinizde!
Düşündüğünüzden daha güçlüsüsünüz,
boyun eğmeyin.
Büyümenizi sağlıyor
hayatınızdaki her zorluk.
Zihniniz ve ruhunuzu güçlendiriyor
karşılaştığınız her sorun.
Tüm sorunlar çöktüğünde
omzunuza, olanca ağırlığıyla,
bu yükün altından kalkabileceğinizi
unutmayın,
çünkü, baş edemeyeceğiniz kadar sorun
çökmez asla omzunuza,
ve unutmayın, düşündüğünüzden
daha güçlüsünüz.
-Lisa Wroble-
Hayal Kurmaktan Çekinmeyin
Durdurmasın sizi hiçbir şey,
en çılgın hayallerinizin,
dileklerinizin ve isteklerinizin
peşinde koşmaktan.
Korkmayın, büyük hayaller
kurmaktan
ve onların peşinde koşmaktan,
çünkü ulaşabilirsiniz hiç ummadığınız
yerlere.
Açın gözlerinizi hayallerinizin güzelliklerine;
Açın zihninizi, hayallerinizin büyüsüne;
Açın kalbinizi, hayallerinizin olasılıklarına.
Hayal kurmaktan çekinmeyin.
Renkli
yada siyah beyaz,
küçük yada büyük,
kolayca ulaşılabilir yada
neredeyse imkansız olabilirler,
siz hayallerinize bakın
ve gerçeğe dönüştürün onları.
Hiçbir işe yaramaz, dilek ve umutlar
hayallerinizi gerçekleştirmek için
İlk adımı atana dek.
Hayal kurmaktan çekinmeyin.
Çünkü sadece hayal kurmakla,
keşfedeceksiniz, kim olduğunuzu,
ne istediğinizi
ve ne yapabileceğinizi.
Korkmayın risk almaktan,
harekete geçmekten,
sözler vermekten.
Yapın her şeyi
hayallerinizi gerçekleştirmek için.
İnanın daima hem mucizelere,
Hem de kendinize!
-Julie Anne Ford-
Şiirler: HappyKids
HERKES İÇİN BİRAZ MUTLULUK
Jerry, çevresindekilerin çok sevdiği insanlardan biriydi.
Keyfi her zaman yerindeydi.
Her zaman söyleyecek olumlu bir şey bulurdu.
Hatta bazen etrafındakileri çıldırtırdı bile.
Bu adam, bu halde bile nasıl iyimser olabiliyor?
Birisi nasıl olduğunu sorsa;
"Bomba gibiyim" diye yanıt verirdi hep..
"Bomba gibiyim." Jerry bir doğal motivasyoncuydu...
Yanında çalışanlardan biri, o gün, kötü bir günündeyse,
Jerry yanına koşar, duruma nasıl olumlu bakılacağını anlatırdı.
Bu tarzı fena halde düşündürüyordu beni...
Bir gün Jerry'ye gittim.
Anlayamıyorum dedim..
Nasıl olur da, her zaman,
her koşulda bu kadar olumlu
bir insan olabiliyorsun...
Nasıl başarıyorsun bunu?
Her sabah kalktığımda kendi kendime Jerry bugün iki seçimin var:
Havan ya iyi olacak,
ya kötü.. derim.
Havamın iyi olmasını seçerim.
Kötü bir şey olduğunda gene
İki seçimim var:
Kurban olmak,
ya da ders almak.
Ben başıma gelen kötü şeylerden
ders almayı seçerim.
Birisi bana bir şeyden şikâyete geldiğinde,
gene iki seçimim var..
Şikâyetini kabul etmek ya da ona
hayatın olumlu yanlarını göstermek.
Ben hayatın olumlu yanlarını seçerim.
Yok yahu, diye protesto ettim.
Bu kadar kolay yani?
Evet..
Kolay dedi Jerry..
Hayat seçimlerden ibarettir.
Her durumda bir seçim vardır.
Sen her durumda nasıl davranacağını seçersin.
Sen insanların senin tavrından nasıl
etkileneceklerini seçersin.
Sen havanın, tavrının iyi ya da
kötü olmasını seçersin...
Yani sen, hayatını nasıl yaşayacağını seçersin!..
Jerry'nin sözleri beni oldukça etkiledi.
Onu, uzun yıllar görmedim.
Ama, hayatımdaki talihsiz olaylara dövünmek
yerine, seçim yapmayı tercih ettiğimde
hep onu hatırladım.
Yıllar sonra, Jerry'nin başına çok tatsız bir şey geldi.
Soygun için gelen hırsızlar, paniğe kapılıp,
Jerry'yi delik deşik etmişler...
Ameliyatı 18 saat sürmüş,
haftalarca yoğun bakımda kalmış.
Taburcu edildiğinde,
kurşunların bazıları hala vücudundaymış.
Ben onu, olaydan altı ay sonra gördüm.
Nasılsın? diye sorduğumda,
Bomba gibiyim dedi. Bomba gibi.
Olay sırasında neler hissettin Jerry, dedim.
Yerde yatarken,
iki seçimim var diye düşündüm..
Ya yaşamayı seçecektim, ya ölümü..
Ben yaşamayı seçtim.
Korkmadın mı, şuurunu kaybetmedin mi !?
Ambülansla gelen sağlık görevlileri harika insanlardı.
Bana hep, İyileşeceksin merak etme dediler.
Ama acil servisin koridorlarında sedyemi hızla
sürerlerken, doktorların ve hemşirelerin yüzündeki
ifadeyi görünce ilk defa korktum.
Bu gözler bana; Bana adam ölmüş diyordu.
Bir şeyler yapmazsam,
biraz sonra ölü bir adam olacaktım gerçekten..
Ne yaptın? diye merakla sordum..
Kocaman bir hemşire yanıma yaklaştı ve bağırarak
herhangi bir şeye alerjim olup olmadığını sordu..
Evet diye yanıt verdim..Var..
Doktorlar ve hemşireler merakla sustular..
Derin bir nefes alarak kendimi
toparladım ve bağırdım:
Benim kurşunlara alerjim var !..
Doktorlar ve hemşireler gülmeye başladılar.
Tekrar bağırdım..
Ben yaşamayı seçtim.
Beni bir canlı gibi ameliyat edin.
Otopsi yapar gibi değil..
Jerry, sadece doktorların büyük ustalıkları
sayesinde değil, kendi olumlu tavrının büyük katkısı ile yaşadı.
Yaşaması bana yeni ders oldu.
Her gün, hayatımızı dolu dolu yaşamayı
seçme şansımız ve hakkımız olduğunu ondan öğrendim..
Ve her şeyin kendi seçimimize bağlı olduğunu..
Hayal ve Gerçek
Babasının işi nedeniyle çocuğun orta öğretimi kesintilere uğramıştı. Orta ikideyken, büyüdüğü zaman ne olmak ve ne yapmak istediği konusunda bir kompozisyon yazmasını istedi hocası.
Çocuk bütün gece oturup günün birinde at çiftliğine sahip olmayı hedeflediğini anlatan 7 sayfalık bir kompozisyon yazdı. Hayalini en ince ayrıntılarıyla anlattı. Hatta hayalindeki 200 dönümlük çiftliğin krokisini de çizdi. Binaların, ahırların ve koşu yollarının yerlerini gösterdi. Krokiye, 200 dönümlük arazinin üzerine oturacak 1000 metrekarelik evin ayrıntılı planını da ekledi. Ertesi gün hocasına sunduğu 7 sayfalık ödev, tam kalbinin sesiydi...
İki gün sonra ödevi geri aldı. Kâğıdın üzerinde kırmızı kalemle yazılmış kocaman bir “0” ve “Dersten sonra beni gör”, uyarısı vardı.
- Neden 0 aldım, diye merakla sordu hocasına çocuk.
- Bu senin yaşında bir çocuk için gerçekçi olmayan bir hayal, dedi hocası.
- Paran yok. Gezginci bir aileden geliyorsun. Kaynağınız yok. At çiftliği kurmak büyük para gerektirir. Önce araziyi alman lazım. Damızlık hayvanlar da alman gerekiyor. Bunu başarman imkânsız. Eğer ödevini gerçekçi hedefler belirledikten sonra yeniden yazarsan, o zaman notunu yeniden gözden geçiririm.”
Çocuk evine döndü ve uzun uzun düşündü. Babasına danıştı.
- Oğlum, dedi babası; “Bu konuda kararını kendin vermelisin. Bu senin hayatın için oldukça önemli bir seçim!”.
Çocuk bir hafta kadar düşündükten sonra ödevini hiçbir değişiklik yapmadan geri götürdü hocasına .
- “Siz verdiğiniz notu değiştirmeyin... Ben de hayallerimi...”
(Yılmaz, Hasan. Öğretmenim,Lütfen Bu Kitabı Okur musun!, Çizgi Kitabevi Yayınları, Konya, 2002.)
“Her insanın gönlünde bir hazine saklıdır, önemli olan o hazineyi bulup çıkarmaktır”
ÇALIŞMADAN YORULMADAN, ÖĞRENMEDEN, RAHAT YAŞAMA YOLLARINI İTİYAT HALİNE GETİRMİŞ MİLLETLER; EVVELA HASSASİYETLERİNİ SONRA HÜRRİYETLERİNİ VE DAHA SONRA İSTİKLALLERİNİ KAYBETMEYE MAHKÛMDURLAR.
K. ATATÜRK