semerşah

medeniyetimiz - Merkez Efendi
 
medeniyetimiz
Ana Sayfa
Ahilik
Arif Molu Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi
Dede Korkut Destanları
Ders Ders Bakmayın
Diline Sahip Ol!
Güzel Dinimiz
Geleneğin Gücü
Hat
Kişisel Gelişim
Kuş Evleri
Kültür ve Medeniyet Kavramları
Lale ve Gül
Minyatür
Mizah
Müzik
Oğuz Kağan'ın Torunları
Osmanlı Medeniyeti
Örnek Şahsiyetler
=> Şeyh Şamil
=> Ahi Evran
=> Şah-ı Nakibendi
=> İmam Gazali
=> Aziz Mahmud Hüdai
=> Merkez Efendi
=> Yunus Emre
=> Mevlana
=> 2. Abdülhamid Han'ın Projeleri
=> Efkan Doğan logo çalışmaları
=> Efkan Doğan logo, afiş 2
Pardus
Problemler ve çözümleri‏
Projelerim
Sayokan , Spor ...
Sosyal Sorumluluk Projesi
Şiiristan
Tıp
Türk Birliği
Türk Piramitleri
Veli Kitabı
Güzel Siteler
Yabancı Ülkelerdeki Türk Milletvekilleri
Ziyaretçi Defteri
Kripto Fetöcüleri Tanıma Yöntemleri
Gariban Fetöcüler ve PKKlılar
   

semerşah tv
 

 

Mesir Macunu ve Merkez Efendi

MESİR dilimizde gezilecek yer , gezi yeri anlamına gelmektedir. Anadolu ve Ön Asya'nın çok eski bir geleneğinden gelen Mesir'in 5000 yıl öncesinde bile örneklerine rastlamak mümkün. Genel Tıp kitaplarının bir kısmında mesir'e benzeyen bir macunun Sümerliler zamanında kullanıldığını yazmaktadırlar. İlk defa Sümerliler ünlü şehirlerinden biri olan NİPPUR da ana maddesi İSİN olan bir otla çeşitli baharatları kaynatarak bir macun elde edip bunu altın kapta saklayarak ilkbahar aylarının başlangıçlarında hastalara ikram ederlermiş. Aynı şekilde hazırlanmış çeşitli macunların dertlere şifa olması amacıyla Ön Asya ve Anadolu medeniyetlerinde dağıtıldığı kaynaklarda belirtilmektedir.
Mesir macunu ; Mutasavvıf Hekim Merkez Efendi tarafından bulunmuştur.

MESİR MUCİDİ MERKEZ EFENDİ
500 Yıla damgasını vurmuş olan bir olayın kahramanından bahsetmeden önce devre damgasını vurmuş olan zamanının büyük hekimi Merkez Efendinin hayatından biraz aktarımda bulunalım.
Merkez Efendinin asıl adı MUSLİHİDDİN EFENDİ 15 yy. ikinci yarısında 1460 yılında Denizli'nin Buldan ilçesine bağlı Sarımahmutlu köyünde doğmuştur. Ailesinin Selçuklu Germiyanoğulları nın bir koluna bağlı olduğu tahmin edilmektedir. İlk öğrenimini babası Hafız Mustafa Efendinin yanında tamamlamıştır. Daha sonraki öğrenimi için babasının yakın dostu olan zamanın ünlü bilginlerinden Hızır Ahmet Paşanın yanına Bursa'ya gitmiştir. Burada İlk ve orta öğretime karşılık gelen zamanın ilk medrese öğrenimine başlar ve başarı ile tamamladıktan sonra hocası tarafından zamanının en ideal üniversitesi olan İstanbul Fatih Medresesine kayıt yaptırır.
Buradan müderris (Hoca) ünvanı alarak mezun olur. Uzun yıllar İstanbul ve çevresindeki illerde öğretmenlik yapar.
MERKEZ EFENDİ BİMERHANEYİ KURUYOR
1520 yılında Kanuni Sultan Süleyman'ın annesi Yavuz Sultan Selim'in eşi HAFZA SULTAN eşinin ölümünden sonra oğlu Kanuni Sultan Süleyman'ı Manisa Valiliğinden alarak İmparatorluğun başına getirir. Kendisi bir süre daha Manisa'da kalarak kendi adına inşaa ettirilmesini istediği eşinin cami ve külliyesini tamamlamaktır.
Hafza Sultanı'ın isteği titizlikle inşaa edilen bu ilim, kültür ve sosyal kurum başına otoriter , konusunda bildigi , uzman bir kişiyi getirmektir ve sonunda Merkez Efendi Manisa'ya tayin edilir. 1523 yılında başına geçtiği Sultan Camii ve Külliyesi oluşturan birimler; Sultan cami , medrese , Sıbyan mektebi , imarethane ve hamamdan oluşmaktadır.
Merkez Efendi Manisa'ya yerleştikten kısa bir süre sonra halkın sorunları ile yakın ilgilenmeye başlar. Hasta olanlar için çeşitli otlardan ilaçlar yaparak onları iyileştirir. Bu çalışmlar üzerinde imarethanenin bir kısmı BİMERHANE'ye (Sağlık Bölümü ve Revir) dönüştürülür. Hastalar artık burada tedavi edilmeye başlar. Bir süre sonra burası yeterli gelmemeye başlar. Merkez Efendinin talebi üzerine saraydan ödenek gönderilerek 1526 yılında bugünkü yerinde BİMERHANE'nin DARÜŞŞİFA'nın bir kısmı inşaa edilir. Buraya BİMERHANE, DARÜŞŞİFA, TİMARHANE, SİFAHANE isimleride kullanılmaktadı r. Burası yapısı ve kullanımı itibari ile tam teşekküllü her tedavinin yapıldığı bir hastanedir. Günümüzde buralara değişik yakıştırmalarda bulunulmakta buraların yanlızca akıl hastaneleri olduğu aktarılmaktadı r. Ancak tarihi kayıtlardan incellendiğinde bu tür yerlerin tam bir hastane olduğu ortaya çıkmaktadır.
Darüşşifa'nın açılmasında kısa bir süre sonra Manisa Valisi Şehzade Mustafa'ya Kanuni Sultan Süleyman tarafından acil bir mektup gelir. Hafza Sultan'ın bir hastalığa yakalandığını ancak tüm doktorların çabasında rağmen iyi edilemediği yazılıdır.
MESİR MACUNU BULUNUYOR
Merkez Efendi'ye durum bildirirler. Bunun üzerinde yoğun bir çalışmaya başlar. Sonunda 41 değişik baharattan ürettiği macunun tarifi ile beraber saraya gönderir. Hafza Sultan, üretilen bu macun ile sağlığına tekrar kavuşur. Bu olaydan sonra Merkez Efendinin ünü imparatorluk sınırlarını aşar.Merkez Efendi bu durum üzerine Manisa iline ekonomik katkıda bulunabilecek bir plan hazırlar;
Her yılın belli bir gününde sergi düzenleyerek, bu sergide bizzat halkın kendi el emeği ürünleri tanıtmak,
Civardan gelen halkın Manisa'ya ekonomik ve sosyal canlılık getirmesini sağlamak,
Bunun için buraya gelen halkın, sağlığını korumak ve macunu yiyenlerin 1 yıl boyunca zehirli böcek sokmalarından korumak amacıyla macunun dağıtılmasını sağlamak,
Spil dağı eteklerine kurulmuş olan Manisa'nın Gediz ovasına kayarak halkın birbiri ile dayanışmasını sağlamaktır.
Mesir Macununun halka saçılacağı ve bu planda anlatılanların yapılacağı gün olarak da 22 Mart tespit edilir. İran Mitolojisine göre bahar bayramı kabul edilen bu gün seçildiği belirtilir. Kimilerine göre de bugünün Hz. Ali'nin doğum günü olduğu da söylenmektedir. Ancak halk içerisinde yaygın olarak bilinen Bahar bayramına denk getirilmesidir. Kesin olmamakla beraber ilk mesir macunu dağıtımının 1527 - 1528 yıllarına rastladığı sanılmaktadır. 1529 yılında Şeyhinin ölümü üzerine Merkez Efendi İstanbul'a giderek yerine geçmiş ve burada eğitim vermeye devam etmiştir.

MESİR MACUNUN YAPILIŞI
Mesir macunu 41 değişik baharattan oluşmaktadır. Bu baharatlardan bazılarına örnek verelim;
ANASON: İştah açıcı ve karminatif olarak kullanılır. Karminatif etki barsaklardaki fermantasyona engel olmasından ileri gelir.
HİNDİSTAN CEVİZİ ve BEŞBASE: Kaynatılmış suyu mide ağrılarına iyi gelir. Etkisi bileşimdeki uçucu yağlardan ileri gelir.
ÇİVİT: Halk arasında kabakulak ve pnömonide iyi gelir. Bebeklerin ağız mukozasındaki ağrılı yaraların tedavisinde kullanılır.
ÇÖPÇİNİ: Kökünün kaynatılmış suyu ekzemede kullanılır. Bileşimindeki tanenden dolayı astrenjan etkisi vardır.
ÇÖREK OTU: Gaz söktürücü olarak kullanılır.
DARFÜLFÜL: Bedeni ısıtıcı ve öksürük kesici olarak kullanılır
HARDAL TOHUMU: İştah açıcı ve mideyi yatıştırıcı olarak toz halinde kullanılır. Cilt hastalıklarında iltihabı ve ağrı giderici etkisi vardır.
HAVLİCAN: Öksürük kesici ve ağız kokusu giderici olarak kullanılır. Sindirimi kolaylaştırır, gazı dağıtır, balgamı giderir.
HİYARŞENBE: Mushil olarak kullanılmaktadı r. Bileşiminde antrekion türevi vardır.
KAKULE: Lezzet verici , gaz söktürücü, iştah açıcı olarak kullanılır.
KARABİBER: Öksürük kesici, uyarıcı ve baharat olarak kullanılmaktadı r.
KARANFİL: Ağız kokusu giderici, diş çürüklerinde ve ağrılarında kullanılır. Bileşimindeki karanfil esansı antiseptik ve ağrı gidericidir.
KEBABE: İdrar ve solunum yolları antiseptiği olarak kullanılır.
KİMYON: Baharat, gaz söktürücü, iştah açıcı ve terletici olarak kullanılır.
Mesir macunun asıl kullanımında bulunan baharat çeşitlerinin bir kısmının doğa da artık bulunmuyor olması nedeni ile mevcut baharatlar ile bu işlem yürütülmektedir. İşte kullanılan diğer baharat çeşitleri;
Yenibahar, Zencefil, Galanya, Krem tartar, Kişniş, Havlıcan, Anason, Sakız, Safran, Tarçın, Udülkahr, Hardal, Misrafi, İksir, Meyan Kökü, Kalemi barit, Tiryak, Sarı helile, Kara helile, Raziyane, Zerdecub
MESİR MACUNUNUN TIBBİ DEĞERİ
Yukarıda bazılarını saydığımız bazı bitkilerin farmakolojik özellikleri göz önünde bulundurularak macunu iştah açıcı, gaz giderici, barsak paristalizmi arttırıcı, idrar yaptırıcı, uyarıcı ve afrodizyak etkileri taşır. Eski hekimlerin düşüncelerine göre insanların kışın kuru gıda aldıklarından kanları koyulaşır, pislenir, iç organları çalışma düzenini kaybeder. Bu nedenle insanların sıvı dengesini ayarlamak gerekir. İlkbaharda yeşil, taze bol gıda ortaya çıkınca o devrin insanları kan aldırmak, lavmanla barsakları boşaltmak, divretiklerle bol idrar yaptırmak sureti ile vücudun dengesini kendilerine göre ayarlarlardı. Bu işe gecenin ve gündüzün eşit olduğu nevruz gününde başlamak gerekirdi. Hipokrattan beri gelen ve hekimlerce kabul edilen dört unsur teorisinin bir neticesidir.
MESİR MACUNUNUN FAYDALARI
İştah açıcı; gaz giderici, kuvvet verici, idrar yaptırıcı, yorgunluk giderici, hormonları hareket ettirici etkileri vardır. Bunların yanı sıra zehirli hayvan sokmalarına karşın bir etkisi de mevcuttur.
Halk arasındaki bazı inanışlardan alıntılar vererek yazımıza nokta koyalım.
Bu macundan kim yerse yesin o yıl boyunca hiçbir zehirli hayvan sokmaz.
Nevruz günü ağır hastalar bile yese iyi olur.
Macunu yiyen gelinlik çağındaki genç kızlar o yıl içerisinde evlenirler.
Macunu yiyen o sene boyunca bütün hastalıklardan korunur.
Çocuğu olmayanlar alırsa arzuları gerçek olacağına inanırlar.
Çocuk hastalıklarına iyi gelir.

 

 

 

 


 
 

markalife

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol