Günümüzde bazı kanalların hiç durmadan haftada en az bir iki kere, 90'larda ise özel televizyon furyasının başlaması ile birlikte, neredeyse sinema filmi yayınlayan tüm kanalların bıkıp usanmadan verdiği Kemal Sunal filmlerinden en azından birkaçını (misal Kibar Feyzo)izlemeyen yoktur herhalde bu topraklarda yaşayan. Televizyon kanallarının çok işine gelir bu tür filmler çünkü hiç maceraya atılmadan, "tutar mı tutmaz mı" endişesi yaşamadan, stabil bir reyting oranı tutturmak işten bile değildir. Bir milyonuncu kez de yayınlasanız, mutlaka izleyecek ve gülecek birileri vardır (yurdumun tedbirsiz mülsümanları başta olmak üzere maalesef). Daha yeni, birkaç bin dolar verip de aldığınız yabancı bir filmin ilk gösteriminin ne olacağı ise meçhuldür. Peki ama bu filmlerin bu kadar tutmasının sebebi nedir, bunlara bakalım:
Zikredilmesi gereken en önemli husus Kemal Sunal'ın oynadığı rollerdir. Bu rollerde Sunal genelde fakir, saf, patavatsız, aptallık sınırında dolaşan sıradan bir karakteri canlandırmaktadır. Bu karakterler, kimi zaman köyden şehre göçmüş ezilen sınıfın bir ferdi, kimi zaman köyde veya kırsalda tesadüfler sonucu düzene ve düzenin temsilcisi "ağa"ya "problem" çıkaran bir maraba, bazen arkasında herhangi bir güç ve irade olmaksızın para ve mal sahibi katı kalpli kapitalistlere meydan okuyabilen bir "ortadirek", bazen sevdiği kıza kavuşup evlenebilmek için başlık parası denkleştirme sıkıntısındaki bir genç, kapıcılığını yaptığı apartmanın sakinlerinin her birini ayrı ayrı idare edebilen uyanık bir kapıcı olarak vücut bulur.
Bu filmlerin bir diğer önemli özelliği, filmin ilk yarısındaki ezilmiş, aşağılanmış, gururu ile oynanmış, itibardan düşürülmüş karakterin, filmin ikinci yarısındaki intikam alabilme özelliğidir. Ama bu öyle Tarantino filmlerindeki girift ve planlı programlı intikam alma şekli değildir. Kıvrak, pratik zeka ve tesadüflerle yoğrulmuş ve "kötü" olarak gösterilen karşı tarafın utanılacak ve gülünecek hale düşürülmesi şeklinde bir intikamdır. Yıkılamayacak veya sarsılamayacak, dokunulmaz olarak görünen "güc"ün foyasının ortaya çıkarılması ve "bakın ben şu saf, aptal ve sıradan halimle bile yapabiliyorum, aynısını siz de yapabilirsiniz" telkinidir.
Bu tür filmlerin başka bir özelliği, izleyeni yormamasıdır. İzleyici, ta filmin en başından kötü ve iyi tiplemeleri ve zamanı gelince "iyi"nin "kötü"yü alt edeceğini bilmektedir. Yani yeni ya da orijinal hiçbir şey yoktur.
Şu haliyle Kemal Sunal filmlerinin (ve buna benzer yapımların) görünürde bir zararı yok gibi duruyor. Fakat maalesef bu filmlerin masum sayılamayacak vasıfları de var. Bu vasıfları üç ana başlıkta ele alacak olursak:
Kemal Sunal, Şener Şen ve İlyas Salman Kibar Feyzo'da birlikte |
2. Yukarıda zikredilen isimler ve özellikle de Kemal Sunal, oynadığı filmlerin kahir ekseriyetinde, İslam ile yoğrulmuş Anadolu kültüründe sık karşılaşılan ve hürmet edilen isimler ile özdeşleşmiştir. Çok bariz bir örnek olması açısından, "Şaban" ismi neredeyse Sunal'ın göbek adı gibidir. Hatta bazı yörelerde ve yurt dışında Türk popülasyonun olduğu yerlerde bu filmler "Şaban Filmleri" olarak anılır. "Şaban" ismi, bilindiği üzere mübarek sayılan "Üç aylar"dan biridir. Kemal Sunal bu ismi, bihassa saf ve aptal rollerini üstlendiği filmlerde kullanır (ya da kullandırılır). Kemal Sunal filmlerinin yaygınlaşması ve tekrar tekrar verilmesiyle, Şaban, Ramazan, Apti, Hüsnü, Rıfkı, Kamil gibi hürmet edilen isimler, alay edilen ve her şey için kullanılan isimler olmaya başladı. Sokakta oynayan çocuklardan, aptal ve saf gibi görünenleri ile "Şaban" diye dalga geçildi. Ronaldo ve Messi'nin adlarını hayranlıkla söyleyen gençler, Şaban ve Ramazan isimleri ile eğlenir oldu. Bu zamanda ortalama bir semtte oturan bir anne-babanın, çocuğuna "Şaban" ismini, çok istese bile, vermesi kolay olur mu dersiniz?
3. 70'li ve 80'li yıllarda sinemamızı domine eden ve özel televizyonculuğun başlaması ile birlikte evimize
Münir Özkul, Adile Naşit, Halit Akçatepe ve içki şişeleri |
Abdest alma esnasında rüşvet pazarlığı! |
Şimdi akla şu sual geliyor: Bu yapımlarda rol alan aktör ve aktrisler bu durumdan bihaber mi? Eğer bihaberse kötü, eğer haberdarsa daha da kötü!
"Muhafazakar" diye geçinen televizyon kanallarının, bu filmleri gece gündüz yayınlamasına ne demeli onu bilemiyorum?!
http://denizbalaban.blogspot.com.tr/2014/02/kemal-sunal-filmleri-ozelinde-eski-turk.html
http://denizbalaban.blogspot.com.tr/2014/02/kemal-sunal-filmleri-ozelinde-eski-turk.html