semerşah

medeniyetimiz - Oğlumun Öğretmenine
 
medeniyetimiz
Ana Sayfa
Ahilik
Arif Molu Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi
Dede Korkut Destanları
Ders Ders Bakmayın
Diline Sahip Ol!
=> Diline Sahip Ol! devamı
=> İtikaf
=> Sadaka Köşesi
=> Okulda Sadaka Taşı Projesi
=> Askıda Kırtasiye Projesi
=> Kalitesiz Öğretmenin Özellikleri
=> halis ebabil
=> İŞTEN ATILAN GARİBAN FETÖCÜLER ve PKKLILAR
=> Oğlumun Öğretmenine
Güzel Dinimiz
Geleneğin Gücü
Hat
Kişisel Gelişim
Kuş Evleri
Kültür ve Medeniyet Kavramları
Lale ve Gül
Minyatür
Mizah
Müzik
Oğuz Kağan'ın Torunları
Osmanlı Medeniyeti
Örnek Şahsiyetler
Pardus
Problemler ve çözümleri‏
Projelerim
Sayokan , Spor ...
Sosyal Sorumluluk Projesi
Şiiristan
Tıp
Türk Birliği
Türk Piramitleri
Veli Kitabı
Güzel Siteler
Yabancı Ülkelerdeki Türk Milletvekilleri
Ziyaretçi Defteri
Kripto Fetöcüleri Tanıma Yöntemleri
Gariban Fetöcüler ve PKKlılar
   

semerşah tv
 


Oğlumun Öğretmenine

Öğrenmesi gerekli, biliyorum; tüm insanların dürüst ve adil olmadığını.

Fakat şunu da öğret ona; her alçağa karşılık bir kahraman, 
her bencil politikacıya karşılık kendini adamış bir lider vardır.

Her düşmana karşılık bir dost olduğunu da öğret ona.

Zaman alacak biliyorum. 
Fakat eğer öğretebilirsen ona, 
kazanılan bir doların bulunan beşinden daha değerli olduğunu öğret.

Kaybetmeyi öğrenmesini öğret ona ve hem de kazanmaktan neşe duymayı.

Kıskançlıktan uzaklara yönelt onu. 

Eğer yapabilirsen, sessiz kahkahaların gizemini öğret ona.

Bırak erken öğrensin zorbaların görünüşte galip olduklarını.

Eğer yapabilirsen, ona kitapların mucizelerini öğret.

Fakat ona sessiz zamanlarda tanı. 
Gökyüzündeki kuşların, güneşin yüzü önündeki arıların

ve yemyeşil yamaçtaki çiçeklerin ebedi gizemini düşünebileceğini. 

Okulda hata yapmanın, hile yapmaktan çok daha onurlu olduğunu öğret ona.

Kendi fikirlerine inanmasını öğret, herkes ona yanlış olduğunu söylediğinde dahi.

Nazik insanlara karşı nazik, sert olanlara karşı da sert olmasını öğret ona.

Herkes birbirine takılmış bir yönde giderken
kitleleri izlemeyecek gücü vermeye çalış oğluma.

Tüm insanları dinlemesini öğret ona. 
Fakat tüm dinlediklerini gerçeğin eleğinden geçirmesini 
ve sadece iyi olanları almasını da öğret.

Eğer yapabilirsen, üzüldüğünde bile nasıl gülümseyebileceğini öğret ona.

Gözyaşlarında hiçbir utanç olmadığını öğret.

Herkesin sadece kendi iyiliği için çalıştığına inananlara dudak bükmesini 
öğret ona aşırı ilgiye dikkat etmesini. 

Ona kuvvetini ve beynini en yüksek fiyatı verene satmasını, 
fakat hiçbir zaman kalbi ve ruhuna fiyat etiketi koymamasını öğret.

Uluyan bir insan kalabalığına kulaklarını tıkamasını öğret ona.
 Ve eğer kendisinin haklı olduğuna inanıyorsa dimdik dikilip savaşmasını öğret. 

Ona nazik davran, fakat onu kucaklama. Çünkü ancak ateş çeliği saflaştırır.

Bırak sabırsız olacak kadar cesarete sahip olsun. Bırak cesur olacak kadar sabrı olsun.

Ona her zaman kendine karşı derin bir inanç taşımasını öğret. 
Böylece insanlığa karşı da derin bir inanç taşıyacaktır.

Bu büyük bir taleptir. Ne kadarını yapabilirsen bir bak bakalım.

O, ne kadar iyi, küçük bir insan.

Oğlum 

Abraham Lincoln

 

(Oğlunun öğretmenine yazdığı mektup)


 

 

EĞİTİM - ÖĞRETİM VE ÖĞRETMEN ÜZERİNE ÖZLÜ SÖZLER

   Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir.
(Atatürk)

***

  Muallimler! Yeni nesli, Cumhuriyetin fedakar muallim ve mürebbilerini sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.
(Atatürk)

***

   Dünyanın her tarafında öğretmenler, insan topluluğunun en fedakar ve muhterem unsurlarıdır. (Atatürk)

***

   Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden mahrum bur millet, henüz bir millet adını alma yeteneğini kazanamamıştır.
(Atatürk)

***

   Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da milleti esaret ve sefalete terk eder.
(Atatürk)

***

   Öğretmenler! Cumhuriyet sizden, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.
(Atatürk)

***

   Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.
(Hz. Ali)

***

   Yeryüzünde öğretmenlikten daha şerefli bir meslek tanımıyorum.
(Diyojen)

***

   Dünyada her şeye değer biçilebilir, ama öğretmenin eserine değer biçilemez. Çünkü, onun eseri her şeydir ve hem de hiçbir şeydir.
(Socrates)

***

   Öğretmen bir kandile benzer, kendini tüketerek başkalarına ışık verir.
(Atatürk)

***

   En önemli ve feyizli görevlerimiz, milli eğitim işleridir. Milli eğitim işlerinde mutlaka muzaffer olmak lazımdır. Bir milletin gerçek kurtuluşu ancak bu suretler olur.
(Atatürk)

***

   Bir milleti hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir toplum olarak yaşatan da, köleliğe, yoksulluğa düşüren de eğitimdir.
(Atatürk)

***

   Yeter derecede eğitime sahip olmalısın ki, çevrende insanları gereğinden büyük görmeyesin; fakat bilgeliği sağlayacak kadar da eğitimin olmalı ki, onları küçük görmeyesin.
(M.L. BOREN)

***

   Heykeltıraş mermere ne ise; öğretmen de çocuğa odur.
(Addison)

***

   Öğretmen ve ağaç ürünlerinden belli olur.
(Ukrayna Atasözü)

***

   Öğrencilerine okuma isteği aşılamayan bir öğretmen havada soğuk demir dövüyor demektir.
(H. Mann)

***

   Ülkemizi gerçek hedefe, gerçek mutluluğa kavuşturmak için iki orduya ihtiyaç vardır: Biri vatanımızı kurtaran asker ordusu, diğeri ulusumuzun geleceğini yoğuran irfan (bilim, kültür) ordusudur.
(Atatürk)

***

   Öğretmenlik mesleklerin en az kazanç getireni, fakat insanı en çok ödüllendirenidir.
(H.V. Dyke)

***

   Öğretmen nasılsa sınıf da öyledir.
(Alman Atasözü)

***

   Unutmayınız ki cumhurbaşkanı bile sınıfta öğretmenden sonra gelir.
(Atatürk)

***

   Dünyanın her yerinde öğretmenler toplumun en özverili ve en saygıdeğer öğeleridir.
(Atatürk)

***

   Ordularımızın kazandığı zafer, sizin eğitim ordularınızın kazandığı için yol açtı.Gerçek zaferi siz,öğretmenler kazanacaksınız. Bunu başaracağınızdan kuşkum yoktur. Sarsılmaz bir inançla ben ve arkadaşlarım sizi gözeteceğiz... Sizin karşılaştığınız tüm engelleri kıracağız.
(Atatürk)

***

   Bir topluluk ulus olabilmek için mutlaka eğiticilere, öğretmenlere muhtaçtır. Onlardır ki,toplumun gerçek bir ulus haline getirirler.
(Atatürk)

***

   Öğretmenlik Tanrı sanatıdır.
(Hz.Ali)

***

   Gençliği yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanın (kültürün) müspet fikirlerini veriniz. İstikbalin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız. Hür fikirler tatbik (uygulama) mevkiine konduğu vakit Türk milleti yükselecektir. (Atatürk)

 

Mediha Öğretmen

 

Okulun ilk gününde 5. sınıfın önünde dururken, öğretmen çocuklara bir yalan söyledi. Çoğu öğretmen gibi, öğrencilerine baktı ve hepsini aynı derecede sevdiğini söyledi. Ancak bu imkânsızdı, çünkü ön sırada oturduğu yerde bir yana kaykılmış ismi Mustafa Yılmaz olan bir erkek çocuk vardı.

Bayan Mediha bir yıl önce Mustafa’yı izlemişti ve diğer çocuklarla iyi oynamadığını, elbiselerinin kirli olduğunu ve sürekli olarak kirli dolaştığını gözlemişti. İlave olarak Mustafa tatsız olabiliyordu. Bu öyle bir noktaya geldi ki, Bayan Mediha onun kâğıtlarını büyük bir kırmızı kalemle işaretlemekten, kalın çarpılar (x ) yapmaktan ve kâğıdın üstüne büyükçe(en düşük derece) koymaktan zevk alır oldu.
Bayan Mediha’nın okulunda, her çocuğun geçmiş kayıtlarını incelemesi gerekiyordu ve Mustafa’nın kayıtlarını en sona bıraktı. Ancak, onun hayatını gözden geçirdiğinde, bir sürpriz ile karşılaştı.

Mustafa’nın birinci sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı:

Mustafa gülmeye hazır parlak bir çocuk. Ödevlerini derli toplu ve temiz yapıyor ve çok terbiyeli. Onun etrafta olması çok eğlenceli?

İkinci sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı:
Mustafa mükemmel bir öğrenci sınıf arkadaşları tarafından çok seviliyor. Ama annesinin ölümcül bir hastalığı olduğu için sıkıntı içinde ve evde ki yaşamı mücadele içinde geçiyor?

Üçüncü sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı:
Mustafa’nın annesinin ölümü onun için çok zor oldu. Mustafa elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor, ama babası ona ilgi göstermiyor ve eğer bazı adımlar atılmazsa evde ki yaşamı yakında onu etkileyecek.

Mustafa’nın dördüncü sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı:
'Mustafa içine kapanık ve okulda derslere çok fazla ilgi göstermiyor. Çok fazla arkadaşı yok ve bazen sınıfta uyuyor.

Bunları okuyunca, Mediha Hanım problemi kavradı ve kendinden utandı.
Öğrencileri ona güzel kurdelelerle ve parlak kâğıtlara sarılmış hediyeleri
getirdiğinde bile çok kötü hissediyordu. Mustafa’nın hediyesini alıncaya kadar bu böyle devam etti.

Mustafa’nın hediyesi bir marketten aldığı kalın, kahverengi ambalaj kağıdı ile beceriksizce sarılmıştı.

Bayan Mediha onu diğer hediyelerin ortasında açmaktan acı duydu. Bayan Mediha pakette taşlarından bazıları düşmüş, yapma elmas taşlı bir bilezik ve çeyreği dolu olan bir parfüm şişesini çıkarınca çocuklardan bazıları gülmeye başladı. Ama o bileziğin ne kadar güzel olduğunu haykırdığında çocukların gülmesi kesildi. Bileziği taktı ve parfümü bileklerine sürdü. Mustafa, o gün okuldan sonra öğretmenine şunu söylemek için kaldı.

Öğretmenim bugün aynı annem gibi kokuyordunuz. Çocuklar gittikten sonra Bayan Mediha en az bir saat ağladı. O günden sonra okuma, yazma ve aritmetik öğretmeyi bıraktı. Bunun yerine çocukları eğitmeye başladı. Bayan Mediha, Mustafa ya özel ilgi gösterdi. Onunla çalışırken, zihni canlanmaya başlıyor görünüyordu. Onu daha fazla teşvik ettikçe daha hızlı karşılık veriyordu. Yılın sonuna kadar Mustafa sınıfta ki en zeki çocuklardan biri oldu ve tüm çocukları aynı derecede sevdiğini söylemesine rağmen, Mustafa onun gözdelerinden biri idi.

Bir sene sonra Bayan Mediha kapısının altında Mustafa’dan bir not buldu. Ona hala yaşamında sahip olduğu en iyi öğretmen olduğunu söylüyordu.

Altı yıl sonra Mustafa’dan bir not daha aldı. Liseyi bitirdiğini, sınıfında
üçüncü olduğunu ve onun hala hayatındaki en iyi öğretmen olduğunu yazmıştı.

Bundan dört yıl sonra bazı zamanlar zor geçmesine rağmen okulda kaldığını, sebatla çalışmaya devam ettiğini ve yakında kolejden en yüksek derece ile mezun olacağını yazan başka bir mektup aldı. Yine Bayan Mediha’nın tüm yaşamında ki en iyi ve en favori öğretmen olduğunu yazmıştı. Sonra dört yıl daha geçti ve başka bir mektup geldi.

Bu kez fakülte diplomasını aldıktan sonra biraz daha ilerlemeye karar verdiğini açıklıyordu. Mektup onun hala karşılaştığı en iyi ve en favori öğretmen olduğunu açıklıyordu. Ama simdi ismi biraz daha uzundu.

Mektup şöyle imzalanmıştı.

Prof. Dr. Mustafa Yılmaz (Tıp Doktoru)

Öykü burada bitmiyor. Görüyorsunuz ortaya çıkan başka bir mektup var. Mustafa bir kızla tanıştığını ve onunla evleneceğini söylüyordu. Babasının birkaç hafta önce vefat ettiğini açıklıyordu ve evlenme töreninde Bayan Mediha’nın damadın annesine ayrılan yere oturup oturamayacağını soruyordu.

Şüphesiz Bayan Mediha bunu kabul etti. Ve tahmin edin ne oldu?

Taşları düşmüş olan bileziği taktı. Dahası Mustafa’nın Annesinin süründüğü parfümden sürdü. Birbirlerini kucakladılar ve Dr. Mustafa, Bayan Mediha’nın kulağına şöyle fısıldadı;
'Bana inandığınız için teşekkür ederim, öğretmenim.


Bana önemli olduğumu hissettirdiğiniz ve bir fark meydana getirebileceğimi gösterdiğiniz için çok teşekkür ederim'
Bayan Mediha, gözlerinde yaşlarla fısıldadı;

'Mustafa, yanlış şeylere sahiptim. Bir fark meydana getirebileceğimi banaöğreten sensin.  Seninle tanışıncaya dek, nasıl öğreteceğimi bilmiyordum'.

Birinin Hayatında Bir Fark Oluşturmaya Çalışın!



 

markalife

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol